Bu konu, uzun zamandır kafamda şekillendirmeye çalıştığım bir konuydu ve hatırlayanlar olacaktır daha önceden bunu video haline getirmiştim. Fakat video gereksiz uzun oldu. Zaten bu video olayını pek de beceremiyorum hem de sevmiyorum. Biz internetin 50kb’lık resim dosyalarının 10 dakikada açıldığı döneminden gelen adamız. İşimiz yazı. Madem öyle hemen video içeriğin yazılı halini de buraya atalım. Uzun bir yazı dizisi olacak. Konumuz başlıktan malumunuz “Ne iş yapar bu bilgisayarcılar?”. Haydi bakalım bu kadar gevezelik yeter. İyi okumalar.
Bu sektörde çalışan insanların en zorlandığı şeylerin başında sektör dışından insanlara ne iş yaptıklarını anlatabilmek geliyor. Aslında bu sıkıntı sadece bizim sektöre de özel değil. Belirli başlı “Ör: Maranagozluk” gibi meslekler dışında kalan her iş, o alanda bilgisi olmayan insanlar için anlaşılması zor bir uğraş olarak kalıyor. Bu durumdan biz bilişim sektörü çalışanları da nasibimizi alıyoruz. Hatta belki de diğer insanlardan biraz fazla alıyoruz. Çünkü sektör içerisinde yapılan iş bakımından o kadar fazla alt kırılım var ki bilgisayar mühendisiyim ya da bilgisayarcıyım cevapları sadece şemsiyeyi tanımlamak için yeterli oluyor. Fakat o şemsiyenin altında hangi köşede durduğunuzu ve gerçekte ne yaptığınızı anlatmıyor. Bu nedenle bugün sizlere bu alt kırılımların neler olduğunu ve kırılımlarda çalışan insanların neler yaptığını anlatacağım. Bunun bir nedeni bu soruya cevap vermekken diğer bir nedeni de bu soruyla bağlantılı başka bir soruya cevap vermeye çalışmak olacak.
Bilişim sektörü 80’lerden itibaren çalışmak için ideal sektörlerden biri oldu ve bu popülerlik ve bunun getirdiği talep gün geçtikçe artıyor. Birçok insan bu sektöre dalmak, bu sektörde kariyer yapmak istiyor. Fakat tam anlamıyla bu sektöre nasıl girebilirler ve sonunda hangi alana yönelebilirler bunu bilmiyorlar. Bu nedenle sık sık şu tarz sorular alıyoruz “Bu alanda çalışmak için neler bilmem gerekir? Bu alanda bir kariyer yapmak istersem hangi alt dala yöneleyim? Bilgisayar mühendisliği okuyorum ama hangi alana yöneleceğimi ve sonunda ne olacağımı bilmiyorum, sizce ne yapayım?”. Bu soruların aslında hepsinin temelinde tek bir soru var. “Siz ne iş yapıyorsunuz?”. İşte bu yazı dizisinde bu soruların tamamına cevap vermeye çalışacağım. Genel olarak sektörde mevcut işlerin birçoğunun basitçe neler olduğunu açıklayarak ve bunun yanında bu alanlarda bir kariyer hedeflediğinizde neler bilmeniz ve neler öğrenmeniz gerektiğini dilim döndükçe anlatacağım. Ama öncesinde küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bugün burada anlattıklarıma “hayır ya o öyle değil, çok basite indirgiyorsun, bu işin altında onlarca farklı uzmanlık var” şeklinde itiraz edenler olabilir ve evet bu serzenişte bulunanlar haklılar. Fakat bu yazı dizisinin amacı tüm alt kırılımları, tüm uzmanlıkları açıklamak ve çok fazla derine inmek değil. Zaten ona bulaşırsak bunu kitap haline çevirmem gerekir. Amacım basit ve temel olarak sektör içerisindeki pozisyonları anlatmak. Neyse daha fazla kafa ütülemeden hızlıca konuya dalayım.
Arkadaşlar bugün sizlere bilişim sektöründeki pozisyonları 8 ana başlık altında tek bir bilgisayar metaforu kullanarak anlatacağım. O nedenle ilk önce ortasında şöyle yakışıklısından bir bilgisayar olan ve etrafında diğer alanların olduğu şemamızı getirelim.
Sahnemizde bilişim sektöründe mevcut hemen hemen tüm rolleri ve görevleri dahil edebileceğimiz tüm ana başlıkları Duruyor. Artık sahnemiz hazır olduğuna göre öncelikle şu soruya bir cevap bulalım? Bu alanlar nedir ve nasıl adlandırılıyorlar?
İlk olarak bu ortaya koyduğumuz bilgisayarı amiyane tabirle ayağa kaldırıp çalışır hale getiren, bu bilgisayarlardan oluşan sistemler tasarlayan ve bu sistemlerin bakımlarını yaparak çalışır halde kalmasını sağlayan insanlara kabaca Sistemciler diyoruz. Bu tanıma uyan tüm rolleri bu ana başlık altında tanıtacağım.
Yani bu adamlar çeşitli donanımları alıyorlar, bunları çeşitli yazılımlarla bir araya getirip sistem oluşturuyorlar. Ama o yazılımlar da tabi ki de topraktan biter gibi tarlada yetişmiyor. Bir bilgisayara kurduğumuz işletim sisteminden cep telefonunuzdaki uygulamaya ya da bir banka atm’sinden para çekmenizi sağlayan yazılama kadar tüm bu programları kodlayan insanlar var. İşte bu gruba yazılımcılar diyoruz.
Geçelim üçüncü gruba. Bu ortadaki bilgisayarı ve diğer birçok başka bilgisayarı bir araya getirip sistem kuranlara sistemciler diyoruz dedik peki bu sistemlerin birbirleriyle haberleşmelerini sağlayan altyapıları kim kuruyor? İşte bu üçüncü gruptaki arkadaşlara networkcüler ya da ağ sistemleri diyoruz. Bilgisayarınızda Chrome’a girip http://www.facebook.com yazıp enter’a bastığınızda bilgisayarınızın Facebook’un teee Amerika’daki datacenter’ına kadar gidip oradan size veri getirmesini sağlayan altyapıları bu arkadaşlar oluşturup yönetiyorlar.
Facebook örneğine dalmışken bir sonraki alanı da bunun üzerinden anlatayım. Şimdi Facebook’a girerken bir kullanıcı adı ve şifre giriyorsunuz değil mi? Bunlar cepte. Adınız, soyadınız, doğum tarihiniz, profil resminiz vs. onlarca ayrı bilginiz orada tutuluyor. Bunlar da cepte. Sonra aynı tip bilgiler arkadaşlarınız için de var. Bunlarda cepte. Cepte derken bunların hepsi Facebook’da bir yerde tutuluyor. Sonra bunlar arasında birçok ilişki var. Misal sen X ile arkadaşsın. İkinizin bilgileri arasında bağlantı var. Bunlarda Facebook’da bir yerlerde tutuluyor. Resimler, postlar, likelar, oyunlar vs. sonsuz bir veri var. Az önce dediğim gibi bunlar Facebook’da bir yerde tutuluyor. İşte bu dataların tutulduğu yeri yöneten ve bunun yanında bu veriyi de yöneten, bu veriden anlamlı başka veriler çıkartan bazı insanlar var. Bunlara Datacı ya da veri hizmetleri diyoruz.
Bayağı bir datadan bahsettik madem bunla bağlantılı bir alana daha dalalım. Artık şirketlerin mali, idari, fiziki güvenlikleri kadar hatta belki ondan daha da önemli bir dertleri var. Sanal güvenlik. Koca koca sistemler kuruyoruz, üstüne onlarca yazılım atıyor, içine çok önemli datalar koyuyor ve bunları internete bağlıyoruz. Bir şekilde bu sistemlere erişmesi gerekenler ile kem gözleri birbirinden ayırmak ve kem gözlerden sakınmak gerekiyor. Bu işe de bizim güvenlikçi arkadaşlar bakıyor.
Şimdi geldik bu işin en çok kahrını çeken arkadaşlara. Ne yaparsan yap ne kadar mükemmel sistemler oluşturursan oluştur bu sistemlerde gün gelecek sorunlar çıkacak. Kullandığınız donanımda, yazılımda, internet hattında artık aklınıza bilgisayar denince ne geliyorsa tüm sistemlerde bir sorun olduğunda telefonu kaldırıp aradığınızda ya da mail gönderdiğinizde yaşadığınız problemi çözmek için size yardımcı olan arkadaşlara Destek ekipleri diyoruz.
Şu ana kadar altı tane iş alanı saydık. Birazdan daha derine gidecek ve bu alanlarla alakalı rolleri anlatacağım ve göreceksiniz ki onlarca değişik rol var. Eee bu kadar alan bu kadar rol derken sayısız insan bu işlerde çalışıyor. Bu kadar kişiyi koordine edecek, yön verecek, onları organize edecek ve işlerin ilerlemesini sağlayacak insanlara da ihtiyaç var. Uzun lafın kısası şeflerden, müdürlerden, direktörlerden yani yöneticilerden bahsediyorum.
Ve geldik son alana. Şu ana kadar saydığım tüm alanlar direk bu işin mutfağı diyeceğimiz alanlar. Yani çok kabaca bu işin direk kalbinde çalışan insanların dahil olduğu alanlar. Ama bilişim sektöründe bu alanların içine girmeyen fakat yine de bilişim sektörüyle bağlantılı birçok destekleyici pozisyon var. İşte bu destekleyici pozisyonların tamamını “Diğer” kategorisinde açıklayacağım.
Evet böylece ana hatlarıyla bilişim sektöründeki rollerin dahil olduğu tüm kategorilerin kısaca üstünden geçtik ve kafamızda bir resim oluşmasını sağladık. Şimdi sırada bu alanlardaki rollere göz atmak var. Rolleri açıklarken her rol için 4 ana bilgiden bahsedeceğim. Öncelikle rolün adı ve bilinen diğer adlarına değinecek, ardından bu rolde çalışanlar neler yapar ve ana sorumlulukları nelerdir sorularına cevap verecek ve son olarak bu rolde çalışan bir insanın neler bilmesi gerektiğini açıklayıp bir sonraki role geçeceğim. Haydi o zaman sistem rolleriyle başlayalım.
SİSTEM
Sistem alanında;
Teknik Destek Uzmanı
Sistem Mühendisi
Sistem Yöneticisi
Uygulama Yöneticisi
ve
Teknik Danışman
Olarak 5 ana pozisyondan bahsedebiliriz.
Teknik Destek Uzmanı
Bu pozisyonlardan ilki olan “Teknik Destek Uzmanı” ya da diğer bilinen adlarıyla “Teknik Destek Elemanı”, “IT Servis Elemanı”, ya da halk arasında bilinen adlarıyla bilgisayarcı ya da bilgisayar tamircisi. Bunların hepsi aynı işi tanımlamak için kullanılıyorlar. Az önce ana alanları tanımlarken bilgisayar üstünden anlatmaya çalışmıştım. Şimdi hayali bir şirket kuralım ve rolleri bunun üzerinden anlatmaya devam edelim. Öncelikle hayali bir Aytimenicir Halı Kilim Tirevil şirketi kurduğumuzu düşünelim. Diyelim ki 2 ortak olarak bir işe giriştik ve halı satmaya karar verdik. Gittik bir ofis tuttuk, 2 tane de eleman aldık. Biri sekreter, biri de para işlerine bakacak. Hepimize güzel birer bilgisayar da aldık. Çalışmaya başlıyoruz. Derken para işlerine bakan arkadaşımız dedi ki ya bir yazıcımız olsa da şu bilgisayarda tuttuğum para işlerinin arada bir çıktısını alsam. Tamam dedik, gittik bir yazıcı aldık ve ofise getirdik. Fakat bundan bir türlü çıktı almayı başaramıyoruz. Bu arada sekreterimizde “ya benim bilgisayarımda neden Excel yok bana çok lazım oluyor” diye söylenmeye başladı. Diğer yanda da benim ortak “abi benim bilgisayara bir şey oldu açılmıyor” diye kafamın etini yiyor.
Gördüğünüz gibi şirketi açıp açacağımıza pişman olduk, 1 hafta içinde bir sürü işimize engel olan sorun çıktı ortaya. İşte arkadaşlar bu sorunların tamamına ilaç olan arkadaşa “Teknik Destek Uzmanı” diyoruz. Teknik destek uzmanları az önce saydığım son kullanıcıyı direk ilgilendiren problemlerle uğraşan, bir ofisin, bir şirketin günlük ayti sorunlarına çözüm üreten, işletim sistemi problemlerinden donanımsal problemlere çalışanlara destek olan, kısacası bilgisayarınızda bir şey çalışmadığı zaman telefonu kaldırıp ilk aradığınız kişilerdir. Teknik destek uzmanlığı bu işlerin ilk giriş basamağıdır. Son kullanıcı problemlerine destek olurlar. İşleri son kullanıcıyladır. Sistem tarafına bakmazlar. Lafı yine çok uzattım, toparlamam gerekirse bilgisayarınızda bir sorun olduğunda yana yakıla aradığınız ve sonunda size bir kapatıp aç sorun çözülür diyen ve genelde sinir olduğunuz tipler var ya hah işte bunlar onlardır. Ve unutmayın bilgisayarla ilgili sorunların %99’u kapatıp açarak çözülür. Yani maalesef bu arkadaşlar gıcık olmalarının yanında son derece de haklılardır.
Peki bu arkadaşların işine biz de bulaşmak istedik. Ki zaten sistem işlerine girişmek için buradan başka başlayacağınız bir basamak da yok. O tornavidayı alıp o kasanın içini açacak o tozu yutacak ve o bilgisayara format atacaksınız. Başka yolu yok. Diyelim ki bu yozu yutmaya karar verdik. Ne bilmemiz, hangi yeteneklere sahip olmamız gerekir? 4 tane temel şey sayacağım. Bunlardan ilki temel donanım ve işletim sistemi bilgisi. Bir teknik destek uzmanı olabilmeniz için temelde bir bilgisayarın hangi parçalardan oluştuğunu, o parçaların ne işe yaradığını, nasıl bir arada çalıştıklarını bilmeniz gerekir. Bunun yanında destek verdiğiniz işletim sistemini bir bilgisayara nasıl kurabilirsiniz, üstünde çalışan servisler nelerdir, bir sorun olduğunda neye bakmanız gerekir gibi temel işletim sistemi bilgisine de sahip olmanız gerekir. Bunun yanında sorun çözmeye yatkın bir zekânız olması gerekir. Çünkü deminden beri anlattığım üzere bu arkadaşların işleri sorun çözmektir. Çalışmayan bir şeyi tekrar çalışır hale getirmektir. Bunun için buna yatkın olmak gereklidir. Ve son olarak bu sizlere kitap cümlesi ya da klişe gelecek ama bu arkadaşların güçlü iletişim yeteneğine sahip olmaları gerekmektedir. Aslında bu sadece teknik destek uzmanları için değil bu sektörde çalışan herkes için geçerli.
Eskiden sistem alanında eğitmenlik yaptığım sırada öğrencilerime her zaman açıklamaya çalıştığım bir durum vardı. Bilgisayar işlerine giren hemen hemen herkeste belirli bir zaman sonra otomatikman bir halüsinasyon oluşuyor ve yaptığımız işin sadece makinelerle olduğu sanrısı gelip kafaya oturuyor. Halbuki bu yazı dizisinde size açıklamaya çalışacağım hemen hemen her işin büyük bir kısmı insanlara hizmet etmekle alakalı. Makine bu işin kılıfı. Yani sen aslında bir notebook’a Excel programı kurumuyorsun. Sen bir notebook’a Excel programı kurarak bir insanın o program üzerinden işini yapmasını sağlıyorsun. Aslında yaptığın işin temeli o insana fayda sağlamak. O nedenle o insanla kuracağın iletişim de en az makine üzerinde yaptığın iş kadar önemli. Bu mantaliteyi kafaya oturtmadan bu paradigma değişikliğini sağlamadan bu sektördeki hemen hemen hiçbir rolde başarılı olmak mümkün değil. Ama özellikle teknik destek uzmanları için bu elzem. Çünkü son kullanıcıyla en çok haşır neşir olanlar onlar. Bunu her zaman akılda tutmak lazım diyelim ve hemen bir sonraki rolümüz olan Sistem Mühendisine geçelim.
Sistem Mühendisi
“Sistem Uzmanı” ya da “IT Sistem Mühendisi” olarak da bilinen “Sistem Mühendisi” az önce açıklamaya çalıştığım teknik destek uzmanıyla aslında aynı işi yapar. Fakat bu işi son kullanıcı sistemleri üstünde değil de sunucular üstünde yapar. Yani masaüstünüzde bir sorun olduğunda teknik destek uzmanı bakarken sunucuda bir problem olduğunda sistem mühendisi bakar. Fakat gelin bunu az önceki kurduğumuz Aytimenicir Halı Kilim Tirevil şirketi üstünden anlatmaya devam edelim. Şirketin ilk kuruluş aşamasındaki basit problemleri halletmesi için bir teknik destek uzmanı bularak işi çözmüştük. Şirketimiz hızlıca büyüdü ve birkaç ay içerisinde satışlar büyüdü ve çalışan sayımız da 5 kat artarak 20 kişiye ulaştı. Önceden para işlerine bakan tek kişi varken şimdi sırf 4 kişi para işlerine bakıyor. Bu 4 kişiden birini de müdür yaptık ki yapmaz olaydık 2 gün sonra kapımıza dayandı. “Patron, sen işe 3 tane eleman aldın beni de başlarına müdür diktin ama hepimiz tüm kayıtları kendi bilgisayarımızda tutuyoruz, karışıklık çıkıyor. Bizim bunları ortak bir sisteme geçirip kayıt altına almamız lazım. Benim eski firmada bu iş için X programı kullanıyorduk, çok da iyiydi gel bundan alalım” dedi. Bize de mantıklı geldi. Gittik o programın firmasına, yaptık pazarlığı, verdik siparişi ama iş maalesef burada bitmedi. Firma bize “bu programı birden fazla kişi kullanacaksa bunun bir sunucuda durması lazım gidin o sunucuyu da alın” diye tembihledi. Haydeeee gittik bu sefer bir dünya para bayıldık sunucu aldık. Sunucu aldığımız yer de boş durmadı ve dedi ki “dostum siz bunu aldınız ama bu boş olmaz size bir tane de sunucu işletim sistemi lazım. Onu da ekliyorum güzel abime” tamam ulan lanet olsun dedik onu da aldık. Tam kapıdan çıkacakken bizim finans müdürü “patron bu sunucuya tüm para kayıtlarımızı gireceğiz, ya bir şey olursa? Gel çıkmadan şuna bir tane de yedekleme cihazı alalım dedi”. “Ulan seni işe aldığım güne lanet olsun” dedik döndük onun yazılımıyla beraber yedekleme cihazını da aldık ve sonunda şirkete geri döndük. Canımız ciğerimiz teknik destek elemanı bilgisayarcı oğlanı yanımıza çağırdık ve tüm bu aldıklarımızı önüne koyup “haydi koçum bunu kur dedik”. Dedik demesine ama çocuk suratımıza bakıyor. “Patron ben bunu kurabilecek olsam gider Real Madrid’de oynarım. Karın tokluğuna senin yanında mı çalışırım Allahlını seversen? Bilgisayarına bakıyoruz diye her işi de benden bekleme” dedi ve çıkıp gitti. Kaldık tüm bu ürünlerle baş başa.
Lafı yine çok uzattım farkındayım ama işin özünü anlatmaya çalışıyorum. Arkadaşlar iş tek bir son kullanıcı sistemiyse, yazıcıysa, telefonsa yani birbiriyle bağlantısı olmayan kısacası bir sistem oluşturmayan tekil cihazlar ise bu işe az önce de anlattığım gibi teknik destek uzmanları bakıyor. Ama bizim firmadaki gibi birden fazla insanın ortak kullanacağı ve birden fazla son kullanıcı sisteminin bir arada çalışacağı ve bunlara hizmet edecek sunucu diye adlandırdığımız bilgisayarlar işin içine girerse işte bu noktada devreye sistem mühendisleri giriyor. Sistem mühendisi içerisinde birden fazla uç bulunan görece karmaşık bilgisayar temelli sistemleri kuran, yapılandıran, bakımlarını yapan ve bu sistemleri 7/24 gözleyerek ve gerekli durumlarda müdahale ederek sorunsuz çalışmasını sağlayan insanlardır. Sistem mühendisi genelde bu tarz sistemleri tasarlayan değil, tasarlanmış sistemleri kuran ve ayakta kalmasını sağlayandır. İyi bir sistem mühendisi olabilmek için öncelikle iyi bir teknik destek uzmanı olmak gerekir. Yani teknik destek uzmanının bildiği son kullanıcı sistemlerini sistem mühendislerinin de bilmesi gerekir. Bunun yanında da temel istemci-sunucu mimarileri ve bu sistemler bir arada nasıl çalışır bilgisine de sahip olmalıdır. Çalıştığı ortama göre “ki bence her ikisini de çok iyi bilmelidir” hem Windows sunucu işletim sistemleri hem de Linux sunucu işletim sistemleri ve bunların Dns, Dhcp, Active Directory vb. gibi temel servisleri hakkında ve çalıştığı ortamda kullanılan spesifik bir uygulama ya da servis var ise o servis hakkında da derinlemesine bilgi sahibi olmalıdır. Bunların yanında bu sistemlerin birbirleriyle konuşmasını sağlayan ağ altyapıları hakkında çok derinlemesine olmasa da yüzeysel de olmayan bir bilgisi olması gerekir diyelim ve bu rolümüzü de hızlıca kapatalım. Sırada sistem mühendislerinin büyük abileri olan sistem yöneticileri var. Bakalım onlar ne iş yapıyorlarmış.
Sistem Yöneticisi
Tekrar az önceki şirket örneğimize geri dönersek, hatırlayacağınız üzere şirketin para kısmıyla ilgili arkadaşların talebi ile gidip bir finans yazılımı almıştık. Fakat tam kapıdan çıkacakken yazılımı satan firma bunu kuracağımız bir sunucu da almamızı önerdi ve gittik onu da aldık. Derken onu yedeklemek için cihaz da aldık ve bunları dışarıdan bulduğumuz bir sistem mühendisine kurdurup çalışır hale getirdik. Fakat bu sürede firmamız daha da büyüdü ve artık 100 çalışanımız var ve 3 mağaza olduk. Aynen finansçıların talep ettiği gibi tüm departmanlardan birlikte çalışmak için talepler geliyor. Kimisi ortak dosyalarını bir arada tutmak istiyor, kimisi daha kolay haberleşmek için anında mesajlaşma yazılımı olsa iyi olur diyor. Ortalık toz duman. Bizim tüm bu problemlere bir çözüm bulmamız lazım. 100 tane ayrı ayrı çalışan son kullanıcıdan bir arada çalışan bir sistem oluşturmamız lazım. Peki bunu kim oluşturacak?
İşte sistem kısmındaki üçüncü rolümüz olan “Sistem Yöneticisi” ya da bilinen adıyla “System Administrator” tam da bu işi yapan adam. Sistem yöneticisi kabaca özetlersek aslında sistem mühendisinin tecrübelisine deniliyor. Aralarındaki en temel fark ise sistem mühendisi tekil sistemler veya uygulamalar üzerinde destek verip bu sistemlerin ayakta kalmasını sağlarken sistem yöneticisi tüm sistemden sorumlu oluyor ve tüm sistemin ayakta kalmasını sağlıyor. Fakat bundan da öte sistem yöneticilerinin esas işi bu sistemleri tasarlamak. 100 kullanıcı ve 3 mağazaya ulaştığımızı söylemiştik. Bu firmanın bir arada çalışması için gerekli altyapıya karar veren, neyin nerede olması gerektiğini belirleyip, hangi altyapıların kurulması gerektiğini, hangi tip sistemlerin ne şekilde bir arada çalışması gerektiğini ve bunların bir arada nasıl çalışacağını tasarlayan insana sistem yöneticisi diyoruz. Sistem yönetici bu tasarımı yaptıktan sonra sistemin kurulumu ve yönetilmesinde aktif rol alabileceği gibi sistem mühendislerine görevler de atayabilir. Fakat tüm sistemin sorumluluğu bu insanların üstündedir. Bu karmaşık sistemler arasındaki ilişkileri, çalışma yapılarını, bağlantıları ve neyin nasıl olması gerektiğini belirlerler. Tahmin edebileceğiniz üzere bunu yapabilmesi için sistem mühendisinden çok daha tecrübeli ve daha bilgili olması gerekir. Sistem mühendisi genelde tek alan üstünde temel seviye bilgiye sahipken sistem yönetici birçok alan üstünde derinlemesine bilgiye sahiptir. Bu bilgisi sayesinde karmaşık sistemleri sadece ayakta tutmakla uğraşan insan değildir. O sistemi oluşturan ve tüm temelini belirleyen insandır. İyi bir sistem yöneticisi olabilmek için 5 sene üstü tecrübe gerekir. Windows ve Linux sunucu istemci mimarilerinde, ağ altyapılarında, güvenlik hizmetlerinde ve işleri otomatize edebilmek adına yazılım üstünde derinlemesine bilgi sahibi olmalıdır. Sorun çözebilme kabiliyeti gelişmiş olmalı ve bunun yanında kriz olabilecek durumları yönetmek adına da soğuk kanlı olmalıdır diyelim ve sistem yöneticisi faslını ve yazının bu ilk kısmını kapatalım. Bir dahaki yazıda cefakar Ayti Menicir nedir konusuyla kaldığımız yerden devam edeceğiz.